
Uzay İstasyonundaki Unutkan Kaptan Hikayesi
Temmuz 30, 2025Bir zamanlar Satürn’ün halkalarına yakın yörüngede dolaşan büyük bir uzay istasyonu varmış. Bu istasyon, bilim insanlarının araştırmalar yaptığı, farklı galaksilerden gelen sinyallerin çözüldüğü, ileri teknolojiyle donatılmış bir yerleşim merkeziymiş. Bu istasyonda yaşayanlar arasında küçük bir çocuk da varmış: Mete.
Mete’nin anne ve babası, uzay mühendisliği ve biyolojik keşifler üzerine çalışan çok önemli bilim insanlarıymış. Uzayda görevleri olduğu için oğulları Mete’yi de yanlarında getirmişler. Mete burada sanal okuluna devam eder, her gün hologram öğretmenlerinden ders alır, zaman zaman sanal gerçeklik gözlükleriyle oyunlar oynarmış. Ancak Mete’nin bir sorunu varmış. Ne zaman eğlenceli bir oyuna başlasa, zamanın nasıl geçtiğini unuturmuş. Verdiği sözleri de, yapması gereken işleri de aklından çıkarıverirmiş. Özellikle son zamanlarda annesiyle babası ona sık sık hatırlatmalar yapmak zorunda kalıyormuş. Bir gün annesi ona, “Mete’ciğim, ben astronot kıyafetlerini bakım modülüne götürüyorum. Lütfen öğle yemeğini ısıt, tamam mı?” demiş. Babası da yanına gelip, “Miden geçen hafta yine ağrımıştı. Lütfen bu sefer aksatma, yemeğini ye oğlum,” demiş. Mete başını sallamış. “Tamam anne, tamam baba!” demiş. Ama birkaç dakika sonra yeni çıkan “Yıldız Gezgini 3000” oyununun içine öyle bir dalmış ki zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiş. Uzay istasyonunun yapay günü kararmaya başlayınca, karnı guruldamaya başlamış. O sırada annesiyle babası da geri dönmüşler. Mete’nin yüzü bembeyaz, elleriyle karnını tutarak kapıya doğru yürümüş. Annesi hemen sormuş, “Ne oldu Mete?” Mete başını öne eğmiş. “Yemeği unutmuşum… Sadece biraz oyun oynayacaktım ama… sonra unuttum,” demiş kısık bir sesle. Annesi derin bir nefes alarak, “Oğlum, sana güvenerek işimizi halletmeye gidiyoruz. Yine sözünü tutmadın. Böyle olunca üzülüyoruz,” demiş. Babası sessizce yemek kapsülünü alıp ısıtmış, tabağa koyup Mete’nin önüne bırakmış. Yine de ona bağırmamışlar. Ama bu kez, Mete gerçekten üzülmüş. O gece odasında uzay penceresinden dışarıyı izlemiş. Satürn’ün halkaları yavaşça dönüyor, yıldızlar göz kırpıyormuş. Mete derin derin düşünmüş: “Annemle babam bana her gün emek veriyorlar. Beni buraya getirdiler, eğitimimi sürdürebilmem için uğraşıyorlar. Ben ise basit bir öğle yemeğini bile zamanında yiyemiyorum. Bu çok haksızlık…” O an Mete bir karar vermiş. “Ben artık sözlerimi tutacağım. Küçük bir görev bile olsa, yerine getireceğim. Ben uzaydaki en güvenilir çocuk olacağım!” Ertesi sabah güne robot yardımcıdan bile önce uyanmış. Yatağını toplamış, dijital ekranına günün görevlerini yazmış: -Sanal okula giriş: 09.00 -Egzersiz modülü: 10.30 -Öğle yemeği: 12.00 -Kitap okuma zamanı: 14.00 Tam öğle vakti geldiğinde kendi kendine mutfağa gitmiş, yemek kapsülünü ısıtmış ve sessizce yemeğini yemiş. Anne ve babası geldiklerinde şaşırmışlar. “Yemeğini yedin mi Mete?” demiş babası. “Evet, saat 12.00’de tam zamanında yedim,” demiş Mete gururla. Annesi gülümsemiş, “Aferin sana oğlum, işte bu gerçek bir sorumluluk,” demiş.

O gün Mete’nin sanal okulda da çok başarılı bir gün olmuş. Öğretmeni, “Bugün çok dikkatli ve çalışkandın Mete,” deyince sevinçten kulakları kızarmış. Artık kendine güveni artmış, çünkü sözünü tutmanın ne kadar önemli ve değerli olduğunu öğrenmiş. Ertesi gün Mete, kendi hazırladığı “Kaptan Mete’nin Günlük Görev Listesi” adında küçük bir plan defteri bile yapmış. Sayfalarını renkli kalemlerle doldurmuş. Hatta küçük bir sticker köşesi bile eklemiş: Her görevini yaptığında bir yıldız sticker’ı kazanıyormuş. Ailesi onun bu değişimini gördükçe çok mutlu olmuş. Uzayın sonsuzluğunda, sorumluluk sahibi bir çocuk olarak büyüyen Mete artık sadece sanal oyunların kaptanı değil, kendi hayatının da kaptanıymış.
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.


