
Ali’nin Tatil Hikayesi
Haziran 15, 2025Ali, yaz tatiline büyük bir heyecanla girmişti. Son okul zilinin çaldığı o gün, çantasını hızla fırlatıp eve koşmuş, defterlerini, kitaplarını, kalem kutusunu ve cetvelini bir karton kutuya doldurmuştu. Bu kutuyu da odasının en kuytu köşesine, yatağının altına itmişti. Çünkü ona göre tatil, dinlenmek ve eğlenmek içindi, ders çalışmak ya da kitap okumak için hiç uygun değildi.
Ertesi sabah erkenden uyanan Ali, kahvaltısını hızlıca yaptıktan sonra hemen tabletini eline aldı. Önce oyun oynadı, sonra çizgi filmler izledi. Öğleden sonra parkta arkadaşlarıyla buluştu, top oynadı, bisiklete bindi. Akşam olduğunda yeniden tabletine sarıldı. Günler bu şekilde geçiyordu. Ali çok mutluydu çünkü her gün sevdiği şeyleri yapıyordu. Annesi, birkaç gün geçtikten sonra onunla konuşmak istedi. “Aliciğim,” dedi yumuşak bir sesle, “Her gün sadece yarım saat kitap okusak olmaz mı? Hatta birlikte okuruz, sonra üzerine konuşuruz. Bu hem eğlenceli olur hem de öğrendiklerini unutmamış olursun.” Ama Ali başını iki yana salladı. “Anne, bütün kış kitap okudum, ödev yaptım, çalıştım. Şimdi biraz da dinlenmeliyim. Kitaplar okul içindir, tatil değil,” dedi ve tekrar oyununa döndü. Annesi çok ısrar etmedi. Belki kendisi ister diye umut etti. Ama günler geçtikçe Ali hiç kitapların yüzüne bakmadı. Tableti elinden düşürmedi. Hatta bazen annesi “Gözlerin yorulmasın” dediğinde bile gizlice battaniyenin altında izlemeye devam etti. Bir gün, rüyasında çok ilginç bir yer gördü. Burası “Kayıp Kitaplar Diyarı” adında rengârenk bir dünyaydı. Kitapların konuştuğu, harflerin havada uçuştuğu bir yerdi burası. Ama Ali geldiğinde kitaplar ona çok üzgün bir şekilde bakıyorlardı. “Koskoca tatili bize ayırmadın Ali,” dedi biri. “Ben seni bekledim, sen bizi unuttun,” dedi diğeri. Harfler Ali’nin etrafında dönüyor, anlamadığı kelimeler oluşturuyorlardı. Ali okuyamıyor, kelimeleri çözemiyordu. Ne kadar uğraşsa da hiçbir cümleyi doğru okuyamıyordu. Bu rüya onu çok rahatsız etti. Sabah uyandığında hemen kalktı ve yatağının altına ittiği kutuyu çıkardı. Kitaplarını eline aldı ama içinden bir ses hâlâ “boş ver” diyordu. O gün yine okumadı. Ve nihayet yaz tatili bitti. Okulun ilk günü sınıfa dönen Ali çok heyecanlıydı. Öğretmenleri öğrencilerden tatilde yaptıklarını anlatmalarını istedi. Herkes ne kadar eğlendiğinden, neler öğrendiğinden, kaç kitap bitirdiğinden söz etti. Ali’nin sıra arkadaşları bile üçer beşer kitap sayarken, Ali sadece başını öne eğdi. Öğretmen sonra tahtaya bir yazı yazarak çocuklardan sırayla okumalarını istedi. Ali sıraya geldiğinde kalbi küt küt atmaya başladı. Kelimeleri birleştiremiyor, harfleri tanımasına rağmen cümleleri çözmekte zorlanıyordu. Arkadaşlarından bazıları kıkırdadı. O anda Ali’nin yüzü kızardı, gözleri doldu.

Eve döndüğünde odasına kapandı. Tableti eline aldı ama artık eskisi kadar zevk vermiyordu. Oynadığı oyunlar bile sıkıcı geliyordu. İçinde bir pişmanlık büyüyordu. Annesi o sırada mutfakta yemek hazırlıyordu. Ali yanına geldi, başını önüne eğdi: “Anneciğim… birlikte kitap okur muyuz?” Annesinin gözleri parladı. “Tabii ki canım oğlum,” dedi ve hemen kitaplıktan Ali’nin sevdiği hikâyelerden birini seçtiler. O gece birlikte yüksek sesle okuyarak başladılar. Her gün biraz daha okudu Ali. Okudukça kelimeler kolaylaştı, cümleler netleşti. Artık okula daha istekli gidiyor, parmak kaldırarak sınıf kitaplığından yeni kitaplar istiyordu. O yaz tatilini boşa geçirdiği için çok pişmandı. Ama öğrendiği bir şey vardı: Kitaplar sadece okul için değil, hayatın her anı için en iyi arkadaşlardı. Ve bir daha asla kitaplarını yatağın altına kaldırmadı.
Daha fazla hikaye okuma isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.
Çok güzel bir hikaye. Tebrik ederim.