
Kaktüs Kasabası’nın Utangaç Kirpisinin Masalı
Mayıs 10, 2025Bir varmış bir yokmuş… Uçsuz bucaksız bir çölün ortasında rengârenk çiçeklerle dolu bir vaha varmış. Bu vahanın tam ortasında, sapsarı kumların arasında kurulmuş Kaktüs Kasabası adında küçük ama sıcacık bir yer bulunurmuş.
Bu kasabada, minicik ama dikenleri upuzun bir kirpi yaşarmış. Adı Tırtık’mış. Tırtık çok düşünceli, nazik ama bir o kadar da utangaç bir kirpiymiş. Diğer hayvanlar koşup oynarken, o gölgede saklanırmış. Konuşmaktan korkar, kendini ifade edemezmiş. Hele kalabalıkların içine girince dikenleri bile kabarır, titrermiş. Bir sabah, annesi Tırtık’a şöyle demiş “Tatlım, bu yıl Çöl Çiçeği Okulu’na başlayacaksın. Yeni şeyler öğrenecek, yeni arkadaşlar edineceksin!” Tırtık biraz ürkmüş. Okul kalabalıktır, herkes konuşur… Ya kimse onunla konuşmazsa? Ya dalga geçerlerse? Ama annesi gülümseyerek onun patisini tutmuş: “Cesaret, küçük adımlarla başlar. Sen sadece kendin ol, yeter.” Tırtık, annesiyle okula gidip kayıt olmuş. O günden sonra her sabah tüylerini düzeltiyor, sırtındaki dikenleri tarıyor ve heyecanla ilk günü bekliyormuş. Okulun ilk günü geldiğinde Tırtık, kaktüslerin arasından geçerek sınıfa girmiş. Tahtanın önünde güler yüzlü bir çöl tavşanı öğretmen onları bekliyormuş. Tırtık en arka sıraya sessizce oturmuş. Öğretmen sınıfı tanımaya başlamış. Sıra Tırtık’a gelince: “Seni tanıyalım tatlı kirpi, adın ne?” diye sormuş. Tırtık başını eğmiş, sesi neredeyse duyulmayacak kadar kısıkmış “Benim adım Tırtık…” Öğretmen ona gülümsemiş: “Hoş geldin Tırtık. Burada hepimiz birbirimizin dostuyuz. Bu sözler Tırtık’ın içini az da olsa ısıtmış ama hâlâ kendini yalnız hissediyormuş. Teneffüs zili çalınca herkes bahçeye çıkmış. Tırtık ise bir kaktüsün dibine oturmuş. O sırada Lili adında yeşil, ince uzun bir kertenkele yanına gelmiş: “Merhaba! Dikenlerin çok havalı. Seninle oyun oynamak isterim!” demiş. Tırtık şaşırmış. Kimse daha önce onun dikenlerine güzel bir şey dememişti. Sonra parlak mavi tüyleriyle konuşkan bir papağan da gelmiş: “Ben de gelebilir miyim? Diken sek-sek oynayalım mı?” Tırtık, ilk defa gülümsemiş. “Olur,” demiş. Üçü birlikte kumlara sek sek çizmiş, çöl taşlarından kuleler yapmış, oyunlar oynamış. Günler geçtikçe Tırtık artık sınıfın en sevilen kirpisi olmuş. Sessizliği yerini tatlı bir sohbete bırakmış. Hatta bazen öğretmen tahtaya bir şey yazarken “Ben yardım edebilirim!” diye gönüllü bile oluyormuş. Okulun ilk haftasının sonunda öğretmen demiş ki: “Tırtık, bu hafta en güzel cesaret örneğini gösterdi. Hep birlikte ona kocaman bir alkış yapalım!” demiş.

Tüm sınıf alkışlamış. Tırtık’ın kalbi sevinçle dolmuş. Eskisi gibi kendini saklamıyor, arkadaşlarının yanında dikenlerini sevgiyle taşıyormuş. Çünkü anlamış ki, gerçek arkadaşlar, seni sen olduğun için sever. Tırtık, Lili ve papağan o günden sonra ayrılmaz bir ekip olmuşlar. Okula her gün neşeyle gidip yepyeni maceralara atılmışlar. Ve böylece Tırtık, çölün en neşeli kirpisi olmuş. Güneş batarken dikenlerine yansıyan ışıkla gülümseyip şöyle demiş: “İyi ki okul varmış… İyi ki arkadaşlık varmış…” Ve masal burada tatlı bir tebessümle sona ermiş. Gökten üç diken düşmüş; biri Tırtık’a, biri Lili’ye, biri de bu masalı dinleyen güzel yüreklere…
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.