
Kurt Çelik’in Mevsim Yolculuğu Masalı
Ekim 8, 2025Meraklı kurt Çelik, mevsimlerin neden değiştiğini anlamak için ormana doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta doğanın büyük döngüsünü keşfeder ve her mevsimin kendine has güzelliklerini öğrenir.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçlarla çevrili ormanın kalbinde, ağaçlar ve çalılıkların sık olduğu bir yer, küçük bir kulübede yaşayan kurt ailesi varmış. Kurt ailesinin Çelik adında sevimli bir yavrusu varmış. Çelik ormanın, en hareketli, en meraklı ve en çok soru soran hayvanı olarak tanınırmış. Çelik sabanın erken saatlerinde uyanır, yuvasından çıkar, merakla bakan, parıl parıl gözleriyle etrafta dolanırmış. Yeni yerler keşfetmek, bilmediği şeyler öğrenmek en büyük arzusuymuş.
Yavru kurt, bir sabah meraklı gözlerini tekrar açmış, dışarı çıktığında havanın birden çok ısındığını görmüş. Kendi kendine “Neden hava bu kadar sıcak? Neden geçen hafta çok soğuktu? Dallarda neden çiçekler açmış?” diye sorgulamaya başlamış. Bu sorularının cevabını almak için sabırsızlanıyormuş. Hemen çantasını hazırlamış ve orman gezintisine çıkmış. Çelik yolda, ağaçların tomurcuklar açtığını, çiçeklerin renkli olduğunu, kuşlar sesinin canlandığını görmüş. Bu gördükleri sayesinde içi umutla dolmuş. O sırada yanına uçan bir kelebek gelmiş. “Merhaba küçük kurt! Ne arıyorsun burada?” diye sormuş. Çelik “Havaların birden değiştiğini ve buna mevsim denildiğini öğrendim. Ama neden havanın değiştiğini öğrenmeye çalışıyorum” demiş. Kelebek gülümseyerek “Bahar, doğanın uyanış zamanıdır. Kışın dinlenen toprak, şimdi yeniden canlanıyor. Çiçekler açıyor, hayvanlar yuvalarından çıkıyor. Çünkü güneş artık daha uzun süre dünyayı ısıtıyor.” Çelik bu öğrendiklerinden çok mutlu olmuş, teşekkür etmiş ve yoluna devam etmiş. Yolun devamında nehir çıkmış karşısında, kenarına oturan kaplumbağa ile merhabalaşmış. Kaplumbağa “Yaz geliyor” demiş. Meraklı Çelik “Yaz mevsiminde neler oluyor?” diye sormuş. Kaplumbağa gülümsemiş,
“Yaz, güneşin en güçlü olduğu zamandır. Bitkiler büyür, meyveler olgunlaşır, hayvanlar kışa hazırlanmak için enerji toplar. Bu, doğanın en üretken zamanıdır.” Demiş. Çelik bunları duyunca “Demek ki doğa hep bir sonraki adıma hazırlanıyor,” diye düşünmüş. Çelik tekrar teşekkür etmiş ve ilerlemeye devam etmiş. Bu sefer karşısına meşe ağacının altında oturan bir geyik çıkmış. Geyik “Merhaba yavru kurt. Burada ne işin var?” diye sormuş. Çelik “Mevsimleri öğreniyorum” demiş. Geyik “O zaman bende sana sonbaharı anlatayım” demiş. “Sonbaharda havalar serinlemeye, yapraklar sararmaya başlar. Ağaçlar kış gelmeden önce dinlenmeye hazırlanır. Su tasarrufu yapmak için yapraklarını dökerler. Biz de tıpkı onlar gibi kış için yiyecek toplarız. Sonbahar, hazırlık zamanıdır.” Demiş. Çelik, artık doğanın planlı bir şekilde çalıştığını anlamaya başlamış. Sırada kış ayını öğrenmek varmış ve ona bu ayı öğretecek kişi de bilge baykuşmuş. Çelik öğrenme yolunda baykuşla karşılaşmış ve neden yolda olduğunu anlatmış. Baykuş hemen bildiklerini anlatmaya başlamış. “Kış ayında orman beyaza bürünür. Her yer sessiz, her yer huzurlu olur. Kış, dinlenme zamanıdır. Doğa yorulur ve baharda yeniden uyanmak için uyur. Toprak, tohumlara sıcak bir battaniye olur. Her şey sırasını bekler.” Çelik o an her şeyi anlamış. Mevsimler birbirini kovalamıyor, bir döngü oluşturuyormuş. Bahar uyanış, yaz büyüme, sonbahar hazırlık ve kış dinlenmeymiş. Her biri olmadan diğeri olmayacağını öğrenmiş.

Artık eve dönme vakti gelmiş, eve dönerken bilgi doluymuş. Artık mevsimlerin neden değiştiğini biliyor ve her birine ayrı ayrı değer veriyormuş. Çelik, öğrendiklerinin vermiş olduğu mutlulukla evine gitmiş ve kocaman bir resim yapmış. Yaptığı her resmi de ailesine göstermiş, mutlu hayatlarına devam etmiş. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla uzun masa okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.


