
Arda ve Uçurtma Yarışı Hikayesi
Haziran 9, 2025Bir zamanlar uçurtmaları çok seven Arda adında bir çocuk varmış. Arda enerjik, akıllı ama sabırsız bir çocukmuş. Yeni bir şey öğrendiğinde hemen en iyisi olmak istermiş. Bu yüzden de bazen yeterince çaba göstermeden hızlıca sonuç almak istermiş. Aceleyle yapılan işlerin sonucunda hayal kırıklığı yaşasa da hatasını kabul etmekte zorlanırmış.
Bir gün okulda öğretmenleri heyecanla bir duyuru yapmış: “Çocuklar! Bu hafta sonu parkta büyük bir uçurtma yarışması yapılacak. En yükseğe çıkan uçurtma kazanacak. Kazanan kişiye sürpriz bir hediye var!” Bu haberi duyan Arda’nın gözleri parlamış. Uçurtma yapmayı çok severmiş ama genellikle sabırsızca yaptığı için uçurtmaları kısa sürede parçalanırmış. Eve döner dönmez annesine sarılmış: “Anne, ben bu yarışmayı mutlaka kazanacağım! Hemen uçurtma yapmalıyım!” demiş. Annesi gülümsemiş: “Harika bir fikir ama unutma Arda, güzel işler dikkat ve sabır ister.” Arda başını sallamış ama sabır kısmına pek kulak asmamış. Odasına koşup eski kartonları, renkli kâğıtları, ipleri toplamış. Ama uçurtmasını hızla bitirmeye çalışmış. İpler gevşek bağlanmış, kenarları yamuk kesilmiş. “Nasıl olsa uçar!” demiş kendi kendine. Cumartesi günü geldiğinde park cıvıl cıvıl çocuklarla dolmuş. Herkes rengârenk, özenle hazırlanmış uçurtmalarını getirmiş. Bazılarının üzerinde yıldızlar, bazılarına hayvan figürleri çizilmiş. Arda kendi uçurtmasını görünce biraz utanmış ama yine de “Benimki de uçar” diye içini rahatlatmış. Yarış başlar başlamaz herkes uçurtmalarını gökyüzüne salmış. Uçurtmalar rüzgârla birlikte yükselmiş. Ama Arda’nın uçurtması birkaç kez havalanmış, sonra dönerek yere düşmüş. Arda sinirlenmiş. İpi hızlıca çekmiş, tekrar fırlatmış. Bu kez ip kopmuş ve uçurtma yere çakılmış. O an gözleri dolmuş. Uçurtmasını yere atıp oturmuş. “Ben beceremedim. En iyisi pes etmek…” demiş kendi kendine. Tam o sırada parkta yürüyen dedesi onu görmüş. Yanına gelip omzuna dokunmuş: “Ne oldu benim yarışçı torunuma?” diye sormuş. Arda üzgün bir yüzle anlatmış olanları. Dedesi bir süre sessiz kalmış, sonra yavaşça konuşmuş: “Oğlum, uçurtma da emek ister. Tıpkı hayat gibi… Sabırla yapılmalı, özenle hazırlanmalı. Eğer istersen birlikte yenisini yapabiliriz.” Arda biraz duraksamış ama sonra başını sallamış: “Olur dede, deneyelim.” Parkın kenarındaki bir banka oturmuşlar. Dedesi çantasından çıkardığı makas, ip ve renkli kâğıtlarla birlikte Arda’ya nasıl doğru ölçü alınacağını, nasıl düğüm atılması gerektiğini bir bir göstermiş. Arda bu kez sabırla her adımı dikkatle uygulamış. Rüzgârın yönüne göre ipi bağlamış, çubuğu sağlamca yerleştirmiş. Bu yeni uçurtma önceki gibi dağınık değil, düzgün ve sağlam görünüyormuş. Bir saat sonra yarış çoktan bitmiş ama gökyüzü hâlâ uçurtmalarla doluymuş. Arda da yeni uçurtmasını denerken heyecandan yerinde duramıyormuş. Birlikte saymışlar: “Bir, iki, üç!” Uçurtma önce yavaşça yükselmiş. Sonra rüzgârı yakalayınca gökyüzüne doğru süzülmüş. Arda’nın gözleri parlamış. Kalbi heyecandan pır pır atıyormuş. “Dede! Bu gerçekten uçuyor! Hem de çok yüksek!” Dedesi gülümsemiş: “Bak işte, sabırla yapılan her şey sonunda yükselir.”

Arda o gün yarışmayı kazanamamış ama gökyüzünde süzülen uçurtması ona sabrın ve emeğin değerini öğretmiş. Eve döndüğünde ailesine gururla anlatmış: “Bugün kazanan ben değilim ama en güzel şeyi öğrendim: Sabretmeyi!” demiş. Ertesi gün okulda öğretmeni herkesi tebrik etmiş. “Kazananlar kadar, emek verip sabredenler de bizim gözümüzde kahramandır.” demiş. Arda başını kaldırmış, gülümsemiş. Artık ne yaparsa yapsın, içine sabır ve özen katmayı öğrenmiş. O günden sonra her işine daha dikkatli yaklaşmış. Ve artık en yükseğe çıkan uçurtmanın sadece rüzgârla değil, sabırla da yükseldiğini biliyormuş.
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.
“Rüzgârlı bir günde yeşil bir parkta, dede ve torun birlikte rengarenk bir uçurtma yaparken; gökyüzünde başka uçurtmalar süzülüyor, çocuklar oyun oynuyor.”