Yağmurun Dansı Masalı

Yağmurun Dansı Masalı

Ekim 19, 2025 0 Yazar: Ezgi E.

Küçük Eylül, yağmuru hep sıkıcı bulurdu. Ancak bir gün, sihirli bir yağmur damlasıyla tanışınca, yağmurun dünyaya hayat verdiğini keşfeder. O günden sonra yağmurun her damlası, onun için birer mutluluk notası olur.


Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde küçük bir kasaba da yaşayan Eylül adında sevimli bir kız çocuğu varmış. Eylül 7 yaşında, oldukça neşeli, güneşi ve sıcak havayı çok seven bir kızmış. İlkbahar ve yaz aylarında sürekli bahçede oyunlar oynar, bisiklete biner, arkadaşlarıyla top oynar, hava kararmadan eve girmezmiş. Fakat sonbahar gelip, yağmurlar yağmaya başladığında, küçük Eylül çok üzülür hatta bazen de ağlarmış.

Günler geçmiş ve sonbahar gelip çatmış. Yağmur yağmaya, hava grileşmeye başlamış. Eylül de camın kenarına geçip “Of… Hep yağmur yağıyor, şimdi dışarı çıkıp oynayamayacağım, keşke yağmur yağmasa” demiş. Annesi ise unu duyunca “Olur mu öyle şey Eylül, yağmurun yapması çok önemli. Yağmur yağmazsa çiçekler ve bitkiler büyümez, barajlar kurur ve daha sayamayacağım çok kötü şeyler olur” demiş. Eylül annesinin dediklerine pek inanmamış çünkü yağmur demek onun için, çamur, ıslak ve bahçeye çıkamamak demekmiş. Günlerden bir gün sabah erkenden, dışarıda incecik bir yağmur başlamış. Gökyüzü griye bürünmüş, ağaçlar hafifçe sallanmış. Eylül yine yüzünü asmış. “Bugün parka gitmeyeceğim, zaten ıslanırım,” demiş. Ama tam o sırada cama minik bir “tık tık tık” sesi gelmiş. Eylül başını kaldırmış ve bir damlanın cama takılıp kaldığını görmüş. Damla parlıyormuş. Hatta… sanki gülümsüyormuş! “Merhaba!” demiş damla. Eylül şaşkınlıkla geri çekilmiş. “Konuşan bir yağmur damlası mı?!” “Evet! Benim adım Dama,” demiş minik damla, kahkahasını gizleyerek. “Her yağmurda dünyaya hayat getiren damlalardan biriyim.” Eylül merakla cama yaklaşmış. “Ama sen beni hep oyun oynamaktan alıkoyuyorsun.” Dama gülümsemiş. “Belki de seni başka bir oyuna davet ediyorumdur.” Dama, camdan aşağı süzülürken, Eylül’ü dışarı davet etmiş. Eylül başta tereddüt etmiş ama sonra merakına yenilmiş, montunu giyip dışarı çıkmış. Yağmur ince ince yağıyormuş, ama Eylül’ün içi sıcacık hissediyormuş. “Şimdi gözlerini kapat,” demiş Dama. Eylül kapatmış. “Dikkatle dinle…” Şıp… şıp… şıp… Her damla toprağa, yapraklara, su birikintilerine düşüyor; sanki gökyüzü bir müzik çalıyormuş. “Duyuyor musun?” demiş Dama. “Yağmurun dansı bu. Her damla bir nota, her vuruş bir hayat.” Eylül gözlerini açmış. Bahçedeki çiçeklerin yapraklarında minik pırıltılar, ağaçların köklerinde taze toprak kokusu varmış.Dama konuşmaya devam etmiş: “Toprak suyu içtiğinde, çiçekler büyür, barajlar, göller dolar. Çiftçiler sevinir, kuşlar yuvalarını serinletir. Biz yağmur damlaları olmasak, dünya susuz kalırdı.” Eylül’ün gözleri büyümüş. “Demek siz aslında dünyayı yaşatıyorsunuz!” “Evet,” demiş Dama, gülümseyerek. “Biz görünmeyen kahramanlarız. Doğa hep çalışır, Eylül. Her canlı kendi görevini yapar. Senin de bir görevin var.” “Benim mi?” “Elbette! Biz damlalar dünyayı sularız, sen de onu koruyabilirsin. Çiçekleri ezmemek, çöpleri doğaya atmamak, suyu israf etmemek… Bunlar küçük ama güçlü işlerdir.”

Yağmurun Dansı Masalı

Eylül bir an durmuş, başını kaldırıp gri bulutlara bakmış. Yağmur artık ona sıkıcı gelmiyormuş. “Sanırım seni yanlış anlamışım Dama,” demiş gülümseyerek. “Sen aslında gökyüzünün kalbisin.” Dama parlamış. “Ve sen, yeryüzünün sesi olabilirsin.” Sonra birden rüzgar esmiş, Dama yüzlerce damla arasında kaybolmuş. Ama Eylül artık yalnız hissetmiyormuş. O günden sonra her yağmur yağdığında, pencereye koşar, “Merhaba Dama!” dermiş. Ve her defasında içinden şunları geçirirmiş: “Yağmur sadece ıslatmaz, yaşatır.”

Miniklerimizin ilgisini çekebilir;  Lezzet Avcısı Tavşan Toti'nin Masalı

Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.